3 Ağustos 2014 Pazar

Yalova seyrinde keyif

Geçtiğimiz pazar günü dostlarımız  Zeynep-Mehmet Çömlekçi ile birlikte iki tekne Yalova'ya gittik.  Giderken biraz da keyif yapalım dedik.  İşte sonuçları.

Motor seyrinde Pelin Hanım'ın keyfi.





 



Yelken seyrinde de Umut Bey'in keyfi.

Önce böyleydi.



rüzgarı daha geniş açıdan almaya başlayınca böyle oldu



Bu da keyfimin meşhur aksiyon kameramızla özçekimi

https://vimeo.com/102367878

Eylemlerimiz devam edecek.

Bodrum Gündoğan'da yelken keyfi

Başlık hafif facebook'da statusvari oldu ama başka başlık da içimden gelmedi.
Malum, Laser Fun teknemize yeni oyuncak yaptık, romörk.
http://korkmazailesi.blogspot.com.tr/2014/06/kendin-satn-al-kendin-yap-yelken-romorku.html

Şimdi de o romörkün hakkını vermeye geldi.  Bakalım düşündüğüm kadar pratik olacak mı?
Teknelerin durduğu çekek yerine gittik, tekne rahatça yürüyor romörkün üzerinde sıkıntı yok.  Sadece kıçını oturttuğum yüzme yardımcıları bu kadar kısa zaman içinde bile deforme olmuş, çökmüş.  Romörk tekeri teknenin altına değiyor.  En kısa zamanda daha sağlam bir çözüm bulmam lazım tekneyi oturtmak için.
Çekek yerinden sonra kısa bir rampa var, 3-5m, onu da romörkü arabanın arkasına bağlayarak aştık.
Tekneyi karada donattıktan sonra dalıp bulduğum bir tonoza bağladım.  Yıllar sonra artık denizde minik yelkenlim.



Sonra da sıra yelken yapmaya geldi. 
Malum cep telefonuyla çekildiği için  açıklardaki seyrimi çekmek mümkün olmamış ama tekne yelken basılınca böyle birşey işte.



Esas geçenlerde aldığım ucuza fakat performansıyla beni şaşırtan aksiyon kamera ile yaptığım çekim çok güzel oldu.  Herkese tavsiye ederim Codegen Falcon Xman HD20, internette pekçok sitede bulunabiliyor.  Su altı çekimleri de olduka başarılı.
Kamerayı önce teknenin burnundaki mapaya yerleştirdim.  Ve sonuç...


Sonra da yekeye.  Ve sonuç...

Becerebilirsem daha seyredilebilir, daha kısa bir versiyonunu yapmaya çalışacağım.





19 Haziran 2014 Perşembe

"Kendin Satın Al Kendin Yap" yelken romörkü

Yazlıkta yelken yapmayı öğrendiğim teknemiz sitedeki tekne rafında durur.  3-4 senedir her gittiğimde “şunu indireyim de yelken yapayım” derim ama raftan indir, taşı, denize indir vs. bir şekilde zor gelir.  Yıllardır aklımda bir romörk  yapmak  veya edinmek var.
Bu sene biraz araştırdım, fiyatlar öyle böyle değil.  Kullanılmışı falan da bulunmuyor meretin.  Bu durumda iş başa düştü.  Ama nasıl?
Öncelikle kaynak makinem yok, kaynaksız halletmem lazım.  Kesme biçe de olmalaı, kesme taşı yok.  Nasıl olacak diye düşünürken bizim buradaki yapı markete gideyim dedim, belki aklıma bir şeyler gelir.
Tam marketin girişide aradığımı gördüm, hırsız merdiveni... Gerisi çorap söküğü gibi geldi.  Malzemeler şunlar
·         Bir adet merdiven (2x180cm)

·         İki adet el arabası tekerleği (rulmanlısından)

·         Bir adet sarhoş tekerlek (yüksekliği el arabası tekerleğinin yarıçapı kadar)

·         Bir adet 16’lık 1m uzunluğunda rot ve bir adet sıvacı malası (plastik, bir tarafı sünger)

·         
Muhtelif somun, cıvata, pul

·         Yüzme yardımcısı makarnalardan 6 tane

·         İp ve kablo bağı.



Öncelikle 16’lık rot merdivenin basamaklarının içinden geçiriliyor ve iki taraftan somun ile sıkıştırılarak sabitleniyor.  Her iki tarafta aynı uzunlukta rot kalacak.  Bu rot bizim dingilimiz olacak.


Sonra el arabası tekerlekleri kontra somunlar kullanılarak rota sabitleniyor.  Somunlar ile tekerlek arasında 1mm falan kalması sağlanmalı ki tekerlek rahat dönebilsin.  Aslında her iki tarafa birer yüzük parça bulabilsem tekerlekleri somunla iki taraftan sıkar, biraz daha sağlam yapabilirdim, ama bu da çalışıyor gayet güzel.



Ön tekerleğimiz de sarhoş tekerlek olacak.  Kaidesi ise sıvacı malası.
Öncelikle malaya tekerlek için dört delik açıyorum, sonra da bu deliklerin arasına malayı merdiven basamağına turtturacak cıvatalar için iki delik.  Önce bu iki cıvatayı takıyorum.  Sonra da sarhoş tekerleğin cıvatalarını.  Basamak cıvataları tekerleğin kaidesinin malaya tam oturmasını engellediği için tekerlek cıvatalarına birer somun takarak yükseltiyorum, sonra da malaya tutturuyorum.  Sonra da malayı basamaklara cıvata ile tutturuyorum.  Ön tekerleğimiz de tamam.

Teknenin oturakları olarak da yüzme makarnalarını kullanacağım.  Önce 1m kestiğim üç makarnayı birbirine kablo cırtları ile tutturuyorum, sonra da 80cm kestiğim üçünü.  Daha sonra da bu iki grubu birbirine tutturuyorum.  Buraya tenenin kıçı oturacak.






Teknenin burnu için de 30cm kestiğim üçer parçayı üçgen şeklinde birbirine tutturarak iki grup yapıyorum.  Bunlar da merdivene boylamasına tutturulacak ve teknenin burnu buraya oturacak.
Harika bir Kendin Yap tekne romörkümüz oldu.  Yapımı yaklaşık 20dk. sürdü.  Bunca zamandır neden beklediğime de ciddi hayıflandım. 

Artık kullanıma hazır J

Maliyet

Merdiven 1 134 134
Sıvacı malası 1 9,5 9,5
El Arabası tekerleği 2 27 54
Sarhoş tekerlek 1 24 24
Yüzme makarnası 6 2 12
16'lık rot 1 12 12
Muhtelif cıvata, somun, pul 1 15 15
Kablo cırtları 1 5 5
265,5
Sonuçta 260 TL civarında bir maliyetle harika bir tekne romörkümüz oldu.

Tekneyi de üzerine koydum. Gayet de güzel durdu.














5 Mayıs 2014 Pazartesi

4 Mayıs BMW Sailing Fest Yelken Yarışı

BMW’nin düzenlediği yelken festivali’ne kayıt yaptırdık.  Bu sene üçüncüsü düzenleniyor, iki senedir bir şekilde katılamıyorduk.  Bu sene kaçırmayalım dedik.
http://www.bmw-sailingfest.com/Default.aspx
Ekibimiz çekirdek aile, Pelin, ben ve çocuklar.  Sonra Poyraz’ın sınıfından Arat ve Anne-babası Seçil ile Erden de dahil oldular. 
Rota tam piknikçi rotası gibi gözüküyordu, Büyükdere’den start, Bebek koyunda finiş.  Hele bir de Poyraz eserse yokuş aşağı sallan yuvarlan gidecektik hesapta.  Ama yarış günü ilk başta başlayan ciddi yağmur ve rüzgarsızlık tahminleri yarış öncesi canımızı sıktı biraz.  Sabah 08:00’de Küçükyalı’dan palamarları çözdük, karşıdan gelen rüzgar ve ciddi yağmurla Büyükdere’ye yollandık.  2. Köprüye gelene kadar hava fenaydı.  Sonra bir anda açtı, biz de tenteyi kapattık, bir anda dünyamız aydınlandı.  Büyükdere’de bambaşka bir hava vardı, güneşli ve sıcak.  Lakin yelken yarışının ön şartlarından biri olan rüzgar yoktu J
Start 13:00’de verilecek... bekliyoruz...
start çok komikti, teknede misafirimiz olan ve ilk kez yelken yapan arkadaşlarımız pek bir eğlendiler  "bu nasıl yarış len?  herkes duruyor"









sonra rüzgar toparladı ve kendimizce çok doğru fakat yine karinadaki davetli-davetsiz misafirlerimiz dikkate alındığında çok yanlış bir strateji ile karaya yakın seyretmeye başladık.  hedef, iki burnu tek kontrada geçmekti, yemedi...
Zaten baştan “yarışı fazla sallamayacağız” diye kendimizi kandırmaya (daha doğrusu ben ekiptekileri kandırmaya) başlamıştık, hakikaten de teknemizin altındaki sevgili gönül dostlarımız hızımızı 1-1,5 knot düşürerek bu sevdamızda yine yoldaşımız oldu.

sonra millet aldı başını gitti.  ama Evrensel hala arkamnızda, nasıl olur ki olur?  bir ara kendime Minerva'yı hedef seçtim, hatta yakaldık gibi olduk ama bir yürüdü gitti, helal olsun.
sonra Ömer de dayanamadı, bastı gitti.  yarışı 2 saat 35 dakika civarında bitirdik. 
çok keyifliydi.

bebelerimiz ve Poyraz'ın sınıf arkadaşı Arat çok eğlendiler.  özellikle dönüş yolunda tam boşaz çıkışında sıkışan suların ve geçen gemilerin yarattığı yüksek dalglarda başüstünde çığlık çığlığa zıplayıp oynadılar.

Yarış sırasında teknede kaydırakçılık

Dalga kovalamaca





Minik Neşe’m dayandı dayandı, sonunda tam dönüşe geçmişken kendini kapattı J

...Aradığınız Neşe'ye şu anda ulaşılamıyor...




Yerimize bağlandıktan sonra etkinlikler devam etti.



bu güzel organizasyona imza atan herkesi, başta Bayerische Motoren Werke şirketini kutlarım.  Yarış öncesi brifingde ikramlar ve misafirperverlikleri harikaydı.  Montlar, bayraklar, numaralar da.  Millet sınıf bayraklarını 20TL'ye satarken, bırkın sınıf bayraklarını hediye etmeyi, tüm bayrak, flama ve numaraları bağlamak için kablo bantlarını bile düşünmüşler, tebrikler.

Dip not : Yelken tutkunları sınıfının da 4 kategoriye ayrılması çok başarılı bir uygulama, kimsenin kimseye hakkı geçmiyor.  özellikle akıl eden ve uygulayanlara tebrikler.  zira 3 kupa, bir anda 12 kupa oluyor.  millet dandirik kupaların bile maliyet hesabını yaparken BMW'nin bu uygulaması kutlanmalı.


Yarış harikaydı.  

17 Mart 2014 Pazartesi

Gezgin Korsan Yalova Marina buluşması 15-16 Mart 2014

Gezgin Korsan grubumuz ile son yılların en fazla katılımcılı aktivitesi için SETUR Yalova Marina'nın davetlisi olarak Yalova'ya gittik.
40'a yakın tekne ve tahminen çocuklar falan dahil 150 kişi civarındaydık.

Biz de malum bahanelerimizi bir yana bırakıp bu güzel etkinliğe katılmak için hazırlıklarımızı tamamladık.
iki çocuklu Korkmaz ailesi iki günlüğüne tekne ile geziye nasıl gider? Aha böyle.

amaaaannn... bebeler mutlu, biz mutlu.

tam da denk geldi, Cumartesi günü sözleşmemizin ve Fenerbahçe Marina'daki ikametimizin son günüydü.  Palamarlarımızı bu sefer karadan çözdük ve 8 yıllık yuvamızdan ayrıldık.  Hüzünlüydü...

pontondan son ayrılış


marinadan son çıkış


alışılageldiği üzere koltuk halatlarını keserek değil çözerek ayrıldık, kısmet belki marina lobileri bir gün amatör denizciye yüzlerini döner ve bize tekrar buralara dönmek kısmet olur.


yola çıktık, Kalamış koyunda optimistler ve açıkta yarışan yatlar olunca yelken falan yalan tabii ki, zaten bizim kayığı yürütecek rüzgar da yok.  Yarışan yatları enden boydan keserek aralarından geçtik, sonra da bir sürpriz... nefis bir rüzgar.
hemen yelkenler fora, Burgaz-Heybeli kanalından a yelkenle geçip yaklaşık yarım saatlik bir gecikme ile Neandros'da bekleyen dostlara ulaştık.  
Geldiğimize neden bu kadar şaşırdılar anlamadım????

Neyse, sonrasında yine değişip duran rüzgarda biraz yelken yapmayı denedik, ayıbacağını zaten oldum olası tutturamam.  Sıkıldım, iskele kontrada geniş apazla Darıca açıklarına seyretmeye başladık, rüzgar güzel, hızımız iyi.  yaklaşık bir 45 dk. gittikten sonra kavança attık, Yalova'yı tutturacak gibiyiz.  Ama rüzgar cortladı.  Motora kuvvet.
aha bu da selfie'miz...

Poyraz kendi kendine satranca sardırdı.  Geçen hafta da taşınabilir bir satranç takımı aldık.  Bu arada teknede de çocuklar ve Pelin satranç oynamaktalar.



Keyifli bir seyirle Yalova Marina'ya bağlandık,  yerimiz Cheesecake'in yanı, sonrada yanımıza da Gracia bağlandı.
Dostlarda sohbet muhabbet...
Hakikaten herkesi çok özlemişim.  Tanımadıklarımı bile...  Birlikte olmayı özlemişim.  Bu grubun bir parçası olmaktan tekrar gurur duydum.
akşam Tike'de yemek de gayet güzeldi, fiyat-porsiyon dengesi de iyiydi.  Burada tabakta kalan meze ve yemeklere bakmak lazım.  15-20 TL fazla verip sofrayı yiyemiyeceğin kadar yemekle doldurup yarısını çöpe göndermektense daha mütevazi porsiyonlar ve çeşitlerle hem fiyatı makul tutuyorsun hem de açgözlülükten zarar ziyan olmuyor.
Gece sabaha kadar lodosu dinledim, iskele kontra apaz seyirle İstanbul'a kadar yapacağımız yelken seyrinin hayalini kurdum.  Off.... ne güzel olacaktı.
Sabah kalktık, kahvaltı falan...




ama malum kahvaltı (arada Poyraz ödevini de bitirdi), yakıt, teknenin toparlanması falan derken çıkışımız öğleni buldu, rüzgar da önce Yıldız, sonra da Poyraz'a oturdu.  Üstüne yağmur da başlayınca bimininin açılması elzem oldu.  Bizim kayıkta bimini açıkken ıskotayı başka yere bağlamak zorundasın, o  yüzden yelken yapılamıyor.  Biz de ön yelkeni açtık.  Gayet güzel motor-yelken ile, karşıdan ve bazen de yandan gelen ciddi yükseklikte dalgalarla sallan yuvarlan Büyükada'ya kadar geldik.  
Bizim Neşe, özellikle dalgalı havada hemen donup kalıyor, deniz tutuyor garibimi.  Genelde uyur, ama bu sefer uyumayınca da midesi bulandı ve kustu.  Ama kusunca da birden düzeldi.  Poyraz uzun süre havuzlukta oturup çekirdek çitledi.  Neyse sonra Poyraz ile birlikte içeri girip biraz uyudular, sonra da kardeş kardeş o havada içeride oyun oynadılar.
Büyükada'dan sonra rüzgar da kalınca motora yol verip yeni yuvamıza, Küçükyalı barınağı'na yönlendik ve 16:00 gibi bağlandık.
Çocuklarla ilk kez tekneyle bu kadar (hepi topu 50 mil :) )yol yaptık ve kalmalı bir yere gittik.  Bebelerim beni şaşırtmadılar, her zamanki gibi uyumluydular.  Tekneyle çocuk, çocukla tekne çok güzel.



Poyraz, bir süredir tekneden hoşlanmadığını söylüyordu, tekneden nefret ediyorum dedi hatta.
Ben oğlumu tanırım, mutlaka kafasına yatmayan birşey olmuştur.  Dün eve gidince sordum, ne oldu diye.
Emre ile birlikte BUPP'u Küçükyalı'ya götürürken tam barınak girişinde mazot bitip motor durmuştu.  Biz de yelkeni açıp azıcık eğlendik, barınaktan bir motor gelip bizi çekti.
Meğer bundan korkmuş.
"ya benzinimiz biterse" diye sordu.  Ben de açık açık yakıtımızın bitmeyeceğini, depomuzun hep dolu olduğunu hatta hep yedek yakıt olduğunu anlattım.  Ayrıca yakıtın önemli olmadığını esas güvencemizin yelken olduğunu BUPP 'u hatırlatarak gibi anlattım.  Sonra Bernard Moitessier'i anlattım, neredeyse 1,5 dünya turu attığını ve teknesinde motor olmadığını anlattım.
Tanya Aebi'yi, Ellen Mc Arthur'u, Sadun Boro'yu, Uzaklar ekibini (Deniz'in doğumunu da anlattım), Özkan Gülkaynak'ı anlattım, kitaplarını gösterdim. 
Bir de can yeleğinden şüpheleniyordum, bizimki "ulan bunlar bana can yeleği giydiriyorlarsa bir tehlike var herhalde" diye düşünüyor olabilir.  "Başka birşey var mı" diye sorunca "ya can yeleği çıkarsa?" diye sordu.
ben de giydikten sonra bacak aralarından geçen perlonun can yeleğinin çıkmaması için olduğunu anlattım.
Sanırım sorunu çözdüm, bakacağız.